Habeşistan'a Hicretİslam'ın ilk yıllarında, Müslümanların sayılarının artmasıyla birlikte müşriklerin eziyetleri de artmaya başlamıştı. Bu dönemde, Hz. Ömer ve Hz. Ebubekir'in de teşvikiyle, Resulullah (S.A.V) çareler aramaya başladı ve Habeşistan'a hicret kararı alındı. Bu karar, hiç şüphesiz ki ilahi bir ilhamın neticesinde alınmıştı. Kur'an-ı Kerim'de Hicretin ÖnemiNahl Suresi'nde, Hz. Muhammed'in (S.A.V) aldığı bu kararın yerinde bir karar olduğu ifade edildikten sonra, zulme uğrayan Müslümanların huzura kavuşacakları ve ahirette büyük mükafatlara nail olacakları bildirilir: "Zulme uğradıktan sonra Allah yolunda hicret edenlere gelince: Onları dünyada güzel bir şekilde yerleştireceğiz. Ahiretin mükafatı ise büyüktür. Onlar sadece Rablerine tevekkül ederek sabretsinler."(Nahl, 16:41-42)Bakara Suresi'nde ise şöyle denir: "Andolsun ki, sizi biraz korku ve açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz eksiltmekle deneriz. Ey Muhammed! Sabredenleri müjdele. İşte Rabbinden bağışlanma ve rahmet hep onlaradır. Doğru yolu bulanlar da onlardır." (Bakara, 2:155-157) Birinci Hicret Birinci hicrete 11 erkek ve 4 kadın katılmıştı. Katılanlar arasında Hz. Osman, eşi ve Hz. Muhammed'in kızı Rukiyye, Ebu Huzeyfe b. Utbe, Zubeyr İbn-i Avvam gibi isimler vardı. Bu göç olayında Hz. Muhammed'in (S.A.V) amacı, Necaşi başta olmak üzere ülkeyi idare edenlerle halkın İslam'a ve göç eden Müslümanlara karşı tutum ve düşüncelerini kontrol ederek Mekke'ye bilgi ulaştırmak ve durum müsaitse daha fazla Müslümanın bu ülkeye göç etme zeminini hazırlamaktı. İkinci HicretBirinci hicretin ardından, Habeşistan'a ikinci bir hicret vakıa buldu. İkinci hicrete 77 erkek ve 13 kadın katılmıştı. Bu kafilenin başında Peygamberimizin amcasının oğlu ve Hz. Ali'nin kardeşi Cafer de bulunuyordu. Kafile başkanı olan Hz. Cafer'e, Necaşi'ye verilmek üzere bir mektup teslim edilmişti. Cafer Habeşistan'a ulaşınca Hz. Peygamber'in mektubunu Necaşi'ye takdim edecekti. Müşrikler, bu ikinci kafileyi duyar duymaz harekete geçerek Necaşi'ye, ülkelerine göçün durdurulması ve göç eden Müslümanların Mekke'ye iadesi için büyük hediyelerle Amr b. As ve Abdullah b. Ebi Rabia'yı Habeşistan'a gönderdiler. Necaşi'nin TepkisiHeyet, Cafer'den önce Habeşistan'a ulaşıp saray mensuplarıyla görüştü ve hediyelerini takdim etti. Görüştükleri yetkililerden, Necaşi ile kendilerinin görüşerek taleplerinin desteklenmesini istediler. Heyetin görüşme arzusu Necaşi'ye ulaştırıldı ve Necaşi heyeti huzuruna kabul etti. Müşrik heyetin taleplerini dinleyen Necaşi, onların yalan söylediğini anladı ve çok öfkelendi: "Vallahi, yeni mültecilerle görüşüp sizinle yüzleştirmeden sizin isteğinizi kabul etmem."Necaşi, Cafer'i çağırıp huzuruna kabul etti ve eski dinlerini neden terk ettiklerini, yeni dinin özelliklerini ve göçlerinin sebebini sordu. Cafer, önce her şey için doğru söyleyeceğine yemin etti ve geçmişte dine aykırı olarak yaptıkları her şeyi anlattı. Yeni dinin özelliklerini ve Hz. Muhammed'in (S.A.V) tavsiyelerini, onun hareket ve davranış biçimlerini bir bir izah etti. Müşrikler, bu durumdan hiç memnun kalmadılar. Bunun üzerine Necaşi, müşrik heyete dönerek: "Vallahi, gidin, siz ülkemde emniyettesiniz, size dokunulmayacaktır. Size ilişen zarar görür, sizden birinize kötülük yapmak istemem."Müşrik heyete dönerek: "Vallahi, Allah bana krallığımı verdiği zaman benden rüşvet istemedi ki, ben sizin isteğinizi yerine getirmek ve sizi korumak için rüşvet alayım."Böylece heyeti huzurundan kovdu, müşriklerin hediyelerini reddetti ve Müslümanların emniyeti hususunda teminat verdi. Habeşistan'da İslam'ın YayılmasıMüslümanların Habeşistan'da İslam ahlakı üzere davranışları ve örnek yaşantıları, Habeşlilerin kitleler halinde Müslüman olmalarına vesile olmuştur. Bu süreç, İslam'ın yayılmasında önemli bir dönüm noktasıdır ve Müslümanların dayanışma ve sabırlarının bir göstergesidir. SonuçHabeşistan'a hicret, İslam tarihinin önemli dönüm noktalarından biridir. Göç eden Müslümanlar, yeni bir toprakta huzur ve güven bulurken, İslam'ın yayılmasına da vesile oldular. Bu hicret, Müslümanların dayanışma ve sabırlarının bir göstergesi olarak tarihe geçti. |
Müşriklerin eziyetlerinden kaçarken Habeşistan'a hicret eden Müslümanların yaşadıklarına şahit olan biri olarak, Cafer'le birlikte Necaşi'nin huzuruna çıktığımızda Necaşi'nin müşriklere verdiği cevap karşısında nasıl bir rahatlama hissettiğimizi anlatamam. Müşriklerin rüşvet teklifine karşı çıkması ve bize emniyet vaadi, Allah'ın yardımının bir göstergesiydi. Siz de o an orada olsaydınız, bu ilahi adalet karşısında neler hissederdiniz?
Cevap yazEbed, anlattığınız olay gerçekten de derin ve duygusal bir anı. O an orada olsaydım, ben de muhtemelen aynı şekilde büyük bir rahatlama ve şükran hissederdim. Necaşi'nin adil ve kararlı duruşu, müşriklerin rüşvet tekliflerine boyun eğmemesi ve Müslümanlara emniyet vaadetmesi, gerçekten de Allah'ın yardımının ve ilahi adaletin bir tezahürüydü. Böylesi bir durumda, insanın kalbi huzur ve umutla doluyor. Zor zamanlarda bile, adaletin ve merhametin galip geleceğini görmek, inanç ve dayanma gücünü arttırır. Bu yaşananlar, Allah'a olan bağlılığımızı ve inancımızı pekiştirir.