Hz. Muhammed'in Annesi Hz. Amine, Hatemü'l-Enbiya Muhammed Mustafa'nın (s.a.v.) annesidir. Babası Vehb b. Abdümenaf, Kureyş Kabilesi'nin Beni Zühre koluna, annesi Berre bint Abdüluzza da aynı kabilenin Beni Abdüddar koluna mensuptur. Babası ve annesi de Mekke'lidir. Hatemü'l-Enbiya'nın soy ağacında Kılâb'da Hz. Amine ile soyu birleşir. Hz. Amine, Kureyş nezdinde sadece soy itibariyle değil, aynı zamanda ahlâkı, fizikî yapısı, zekâsı ve inancı itibariyle de dikkate değer bir kişiliğe sahipti. Hz. Amine'nin Evliliği Hz. Amine'nin doğum tarihi ile ilgili çok fazla bilgi bulunmamakla birlikte, genç yaşta evlendiği tahmin edilmektedir. Abdulmuttalib gibi seçkin bir kişinin, Mekke'nin hakimi ve reisi olan bu mmtaz şahsiyetin, en çok sevdiği ve yüz deve fidye mukabilinde kurban olmaktan kurtardığı oğlunu, böylesine asalet sahibi bir şahsiyetle evlendirmesi doğaldı. Hz. Abdullah'ın seçkin bir aileden oluşu, dikkat çeken fizikî yapısı, davranışları ve ahlaki hali, Hz. Muhammed'e ait alnında taşıdığı ilahi nur, Mekke'nin evlilik çağına ulaşmış tüm kızlarının dikkatini çeker ve ona ilan-ı aşk edenler bile olurdu. Bu nedenle Abdulmuttalib, Hz. Abdullah'ı daha fazla bekletmeden, o günlerin adeti gereği, yanına alarak Hz. Amine'yi babası Vehb'den veya vesayeti altında bulunduğu amcası Vüheyb'den istemişti. Evlilik ve Hamileliği Her iki ailenin birbirlerini tanıtıcı konuşmaları sonucunda bu evlilik gerçekleşmiş ve bu iki asil insan hayatlarını birleştirmişlerdi. O günlerde töre gereği Amine ile Abdullah'ın zifafı Vüheyb hanesinde gerçekleşmişti. Dünyayı kaplayan zifiri karanlıkları kovacak ve insanlara yeniden insanlıklarını hatırlatarak yeni bir çağ açacak olan Muhammed (s.a.v.), bu izdivaç sonucu dünyaya gelmişti. Bu izdivaçtan hamile kalan Hz. Amine, hamileliği sırasında hissettiği huzurla karnında taşıdığı çocuğun nasıl bir çocuk olacağını ve istikbalini biliyor gibiydi. Çünkü onun hamilelik süresi diğer kadınların hamileliğine benzemiyordu. Amine, Hz. Muhammed'in doğumundan kısa bir süre sonra oğlu Abdullah'ın genç yaşta vefatından dolayı büyük üzüntü yaşayan Abdulmuttalib'e teselli olması için bir erkek torun dünyaya getirdiğinin müjdesini vermişti. Hz. Muhammed'in Doğumu Abdulmuttalib, ölen oğlu yerine bir erkek toruna sahip olmanın mutluluğu ile Amine'nin evine koştu ve küçük Muhammed'i sarıp sarmalayarak Kabe'ye götürmüş ve adını 'övülen, çok çok hamd ve sena edilen, şan, şeref sahibi' anlamlarını taşıyan 'Muhammed' koymuştu. Hz. Amine'nin Önemi ve Vefatı Hz. Amine'nin, Hz. Muhammed'i doğurmakla kazandığı mevkii, İmam Şerefüddin Ebi Abdillah Muhammed el-Busayri'nin müşahede ettiği gibi, beşerin anası Havva'ya ve Havva'dan başlayarak kendi anasına varıncaya kadar bütün analara verilen şeref yüzünden Amine'ye ne mutlu! Havva ilk ana, Amine ise son ana idi. Havva, Resul-i Kibriya'yı dünyaya taşıyan ilk kadındı. Çünkü Muhammed'in nübüvvet nuru, evvela Adem'in alnında tecelli kıldı ve Adem'den Havva'ya intikal etti. Sonra bu nur intikal ede ede Amine'ye geçti. Amine'den müstakil bir varlık olarak dünyaya geldi. Hz. Amine doğumundan sonra Hz. Muhammed'i bir müddet yanında tuttu. Daha sonra o günlerin töresi ve daha sıhhatli büyümesi için süt annesi Hz. Halime'ye vererek dört yaşına kadar ondan ayrı kaldı. Belazuri'ye göre, Hz. Muhammed'de görülen insanüstü hallerden dolayı Hz. Halime, Muhammed'i annesine teslim etti ve altı yaşına kadar büyüttüğü Muhammed'i, yanındaki Ümmü Eymen adlı hizmetlisi ile Medine'ye götürdü. Bu ziyaretten amacı, Abdulmuttalib'in annesi dolayısıyla ailenin dayıları sayılan Beni Neccar mensuplarını ve kocası Abdullah'ın kabrini hem kendisi hem de oğluna ziyaret ettirmekti. Medine'de yaklaşık bir ay kadar kalan Amine, Mekke'ye dönerken genç yaşta Ebva adı verilen yerde vefat etmiştir. |